25Şub/16

Robotları ve Robotlaşan İnsanları İşe Almak?

Her gün yeni bir yenilik ile uyanıyoruz. Bir bakmışız yeni şey daha keşfedilmiş. Yeni cihazlar çıkmış. Yeni uygulamalar geliştirilmiş. Dört beş altı’ları, S’ler Edge’ler takip eder olmuş. İnsanlık ise neyi takip edeceğimizi şaşırmış durumda.

Şimdi derin bir nefes alalım! Biliyoruz bu olay yeni değil, çünkü robotlar geliyor. Her yerimiz robot olacak emin olabilirsiniz. Sağımız, solumuz, arkamız, önümüz….

Çok güzel diye hayal edebilirsiniz. Çünkü tüm işi onlar yapacak.

Biz ne yapacağız? Tabi ki de tatil, alışveriş, gezme vs. vs.

Evet çok pembe geldi değil mi? Bir an ben bile inandım. Şuan bu cümleden sonra bir gülücük ikonu koydum bile.

Şimdi gelelim asıl meseleye. Dünyada her işi robotlar yapmaya başlasa bile o robotları yapacak insanlar muhakkak olacaktır. Öncelikle robotlaşan dünyada robotlaşabilmek için güçlü bir alt yapıya sahip olmak zorundasınız. Yani hem bu sistemleri üretmek için üretim gücüne, hem bu sistemleri düşünen beyin gücüne hem de bu sistemleri yaşatmak için ekonomik güce sahip olmak zorundasınız. Evet dünya değişiyor ve değişen dünyada robotlaşmak zorundayız. Eğer öyle olmaz isek geri kalmaya mahkum olacağız.

Tüm bu geri kalmama çabaları bize iki kritik nokta çıkaracak. Bunlar mekanik robotlar ve mekanikleşen insanlar, yani robotlaşan insanlar.

robotlasaninsan

İlk kısım kolay olacak. Yani bizim açımızdan mekanik robotları işe alırken biraz mühendislik bilgisi ile robotlara yükleme yaptık mı sorun çözülecek. Belki de geleceğin insan kaynakları çalışanları ağırlıklı mühendisler olacaktır.

Gel gelelim ikinci meseleye yani mühendislik dışına çıktığımız kısma. Robotlaşan insanları nasıl işe alacağız? Kriterlerimiz ne olacak? Hangi bakış açısı ile yön vereceğiz? Hangi yöntemleri uygulayacağız?

Bir çok soru çıkabilir bu durumdan. Ben bir hayal kurarak yola devam edeyim. Geçmiş ve şuan bağlantısı ile geleceğe bir bakış açısı sunmaya çalışayım.

Önceleri işe alımlarda çok fazla kriterimiz yoktu. Bunu çok basit düşünce ile açıklayım. Örneğin bilgisayar yokken MS Office bilen aday aramıyorduk. Ya da daha da ileri noktada faks yokken faks bilen adaylar aramıyorduk.  Teknoloji ilerledikçe bu kriterler gelmeye başladı. Sözü çok uzatmadan şuana geldiğimiz de ise akıllı ve birbiri ile entegre çalışan sistemleri bilen kişiler aramaya başladık. Yine örneklem getirirsem biraz geçmişe gittiğimizde bir üretim makinesini kullanan bir çalışan da bilgisayar bilgisi gerekmiyordu. Şimdi ise bu cihazların üzerinde dokunmatik ekranlar bulunmaktadır ve üretim bu şekilde yapılmaktadır. Bunun anlamı ise artık üretimde bile teknoloji bilen insanlar arıyoruz. Yani robotlar ile çalışabilen entegre insanlar arıyoruz.

Şimdi geleceği bugün ile hayal edelim. Öncelikle entegre olan insanlar zamanla entegrasyonu kendi üzerlerinde görecekler. Yani yarı robot olacağız.  Düşünce ve kas gücümüz ile hareket eden giysiler, cihazlar vb. makineler veya teçhizatlara sahip olacağız. Fakat şunu unutmayalım gelecek dünyada düşüncelerimiz kas gücümüzden daha ön planda olacak. Yani kas gücü ile başlayan dünya hayatı düşünce gücü ile devam edecektir. Bunu zaten şuanda da hissedebiliyoruz. O zaman buradan çıkarımla gelecekteki robotlaşan insanları nasıl işe alacağımızı bulabiliriz. Gelecekte insanları işe alırken şunlara bakacağız.

-Daha basit düşünen insanlar her zaman ön planda olacak.

-Yenilikçilik yetkinliği üst seviyelerde aranacak.

-Öğrenim ikinci plana düşecek teknolojik hakimiyet ve kullanım ön planda olacak.

-Bilgiye nasıl ulaşacağını bilmek yetmeyecek. Bilgiyi analiz eden ve yararlı kısmını işinde kullanan insanlar ön planda olacak. (Geçmişte sadece bilgiyi ezberlemek yeterli oluyordu. Bunu unutmayalım.)

-Anlık ve online düşünen insanlar işe alım kriterleri içerisinde olacak. Çünkü veri çok hızlı yaşanacak ve çabuk bir şekilde tüketilecek.

-Sadece beyin düşüncesi yetmeyecek beden düşüncesi de bir kriter olacak. Şuan siz buna beden dili diyebilirsiniz.

-Aynı anda birden fazla yerde olabilen insanlar üst seviyelerde çalışma hayatında olacak.

Bunlar ve benzeri bir çok kriteri siz artık bunlara ekleyebilirsiniz.

Ahmet Koşkan

17Oca/16

İş Yerlerinde Mutlu Muyuz? Ya Değilsek Ne Olacak?

İnsanın mutlu olmasını yaşadığı her an etkileyebilir. Bu nedenle öncelikle şunu bilmeliyiz. İnsan işyerinde mutlu olması için sadece işyeri şartları yeterli değildir. O zaman insanın motive olması için sadece işyeri şartlarının düzeltilmesi de yeterli değildir.

Biz insan kaynakları çalışanlarının en büyük hatası insanın motivasyonunu iş yeri şartları ile düzeltmeye çalışmamızdır. Mekânları düzeltiyoruz, süreçleri düzeltiyoruz, çatışmaları düzeltiyoruz daha neler neleri düzeltiyoruz. Fakat işin sonunda tüm bu kadar çabalamamıza rağmen yine de oturup “Bu insanlar daha ne istiyor” diye dert yanıyoruz. Tabi işin sonunda kendimizi yormamız ve paralamamızda bizim yanımıza kar kalıyor.

Tabi tüm bu paralama çabaları sonrasında gün geliyor bizlerinde motivasyonu düşüyor. Bir bakıyoruz ki diğer insanları motive etmeye çalışan bizlerin ayakları sabahları işe gelmek için geri gitmeye başlıyor.

Şimdi tam da burada biraz nefes alalım ve biraz olsa da soluklanalım.  Motivasyonumuzun sonu ne olacak bilenmez ama birazda olsa tavsiye niteliğinde aşağıdakileri unutmamakta fayda var.

  • İş her zaman var olacak ve iş var olduğu sürece sorunlarda olacak.
  • Sizin sorun olarak gördükleriniz diğerleri için sorun olmaya bilir bunu unutmayalım.
  • Sorunlar tek bir kişinin çözeceği bir mekanizma değildir. Her oyuncu bu durumların pozitif ya da negatif oyuncudur.
  • Çok fazla sorunla mücadele ederek kendinizi ve kişiliğinizi kaybetmeyin.
  • Gerekli gördüğünüz yerde profesyonel destek almaktan kaçınmayın.
  • Başkaları ne söyler cümlesinden bir an önce kurtulun.
  • İşyeri kurallarına ve kültürlerini bir göz gezdirin.
  • Sizi mutsuz eden oyuncuları keşif edin. Onlar ile yollarınızı ayırın.
  • Ayaklarınıza dikkat edin. Sabahları geri gitmeye başladı ise bir düşünün.
  • En önemlisi tüm bunlara rağmen mutlu olamıyorsanız dışarıda size uygun yeni bir dünya var. Karar almaktan çekinmeyin.

Bir insanı mutlu ya da mutsuz eden şartlar sadece iş yeri ile alakalı değildir. Kişinin kendisi, diğer çalışanlar, sosyal çevre vb. her şey insanı iş yerinde etkiler. Bu nedenle gerçekler ile yüzleşmekten kaçınmayın. Unutmayın gerçekler ile yüzleşmeyen insanlar size faydalı olan kişiler değildir.

Son olarak size fayda sağlayan insanları keşfedin. Sizi kullananlara “hayır” demesini öğrenin ve takım oyuncusu olmayanları uzaklaştırın. Hayır, kelimesini iş yerindeki göreviniz ile karıştırmayın. Burada ki “Hayır hayır olan hayırdır”.

Ahmet Koşkan

Hoşgeldiniz

Bu siteyi kurma amacım insan kaynakları alanında doğru bilgiyi adaylara, insan kaynakları çalışanlarına, yöneticilere, müşterilere ve bu alanda kendini geliştirmek isteyenlere bilimsel veriler ve teorik uygulamaları birleştirerek ulaştırmaktır.

İnsan kaynakları anlam olarak çağdaş iş yaşantısında emeğin en etkin ve en verimli şekilde yönlendirilmesidir. Emeğin bu yönlendirilme ve yönetme süreci meslek tercihi ile başlamaktadır. Meslek tercihi ise bilinenin aksine iş yaşantısı ile başlamamaktadır.

Tam bu noktadan hareketle bu kadar uzun bir süreçte emek gücünün ve insan kaynakları çalışanlarının ilk karşılaştığı yerin mülakat aşaması olması bizi uzun vadeli planlara sürüklemektedir. O zaman şu iki soruyu sormamız gerekmektedir. Mülakat zamanı her iki taraf için doğru yer ve doğru zaman mıdır?. Her iki taraf da yoksa bir yanlışın içinde midir? Burada pekala farklı olmaya çalışmamız bizim için neden önemli?

Modern insan kaynakları uygulamalarını uygulayan büyük ve çok uluslu işletmeler her alanda olduğu gibi uygulamış oldukları insan kaynakları politikalarını da sayısal olarak değerlendirme eğilimindedirler. Fakat insanın sadece maddi bir varlık olmadığını duygu ve düşünceleri ile bir varlık olduğunu unutmamız gerekir. İnsanın işletmedeki sayısal başarısını etkileyen insanın insan olma özelliği olan duygu ve düşünceleri bu politikalarda göz ardı edilemez. Başarının insanı duygu ve düşünceleri ile birlikte sosyal hayat ve iş hayatının birlikte değerlendirilmesinde geçtiğine inanmaktayım.

Günümüzde bilgiye ulaşmak son derece kolay ama doğru bilgiye ulaşmak yada doğru bilgimi olduğunu bilmek ise ulaşmak kadar kolay değildir. Bir diğer önemli

12Kas/15

İnsan Kaynakları Mı? İnsan Varlıkları Mı?

İnsanı kaynak olarak görme bence son dönemlerdeki en önemli tartışma konularından bir tanesidir. İnsan kaynak olabilir mi? Yoksa insan bir varlık mıdır? Çok basit gibi görülen bu kavramlar aslında o kadar farklı ki, sebebi ise tamamen insana verilen değerle alakalıdır.

İnsan bir organizasyon içinde kaynak olarak görülürse farklı bir bakışana mı sahip olmalıyız? İnsan hammadde, ürün ya da para gibi bir kaynak mıdır? Yoksa tüm bunları yöneten varlık mı?

Sanırım ikinci paragrafta ki sorduğumuz sorular konuya biraz daha açıklama getirdi. İnsan bir varlıktır bu nedenle kaynak olarak görmek insanı robotlaştıran ya da kıymetini azaltan bir kavramdır. İnsan bir para değildir. Parayı oluşturan en değerli varlıktır.

Hadi buradan bir tartışmayı daha ateşleyelim. İnsan kaynakları bölümü mü yoksa insan varlıkları bölümü mü?

Şimdilik bu sorunun cevabı olumsuz çünkü hala biz insanı kaynak olarak görüyoruz. Korkarım ki gelecekte de böyle olacak gibi görünmektedir. Robotlaşan dünyada insanı daha fazla kaynak olarak görebiliriz. Globalleşme, ekonomik bakış açıları ve ekonomik akımlar maalesef buna çanak tutacaktır.

Bu olumsuz durumu nasıl değiştirebiliriz? Asıl bakmamız gerek soru budur diye düşünüyorum. Öncelikle insan kaynaklarının mevcut fonksiyonları bu bakış açısını değiştirmek için yetersizdir. İnsan kaynaklarının içerisine bulunan fonksiyonlara sosyal insanı içeren bir ya da birden fazla fonksiyon eklenmelidir. Çünkü insan sosyal insan yönüyle işyerinde bulunur. Bunu yok saymak çok büyük bir hatadır. Ayrıca insanı sürekli robotlaşmaya sevk eden performans sistemleri değişmeli yada tamamen ortadan kalkmalıdır. Evet farkındayım meslektaşlarım performansı olmaz ise olmaz görmektedir. Ama performansın insanı etkiyen iş yerindeki en önemli faktör olduğu unutulmadan, performansın insanı robot yaptığı da gözden kaçmamalıdır.

Son olarak da şu kısma bakalım. Şuan bu konu için ne erken ne de çok geç ama bana kalırsa şuandan itibaren ismimiz her ne kadar insan kaynakları olsa da insanı varlık olarak görüp işlerimizi geliştirmemiş gerekir.  Geliştirirken de insanın hem olumlu hem de olumsuz davranışlarını unutmadan hareket etmek bizim içinde doğru olacaktır.

Ahmet Koşkan

11Kas/15

Gelecekte İnsan Kaynakları Yönetimi

Geçmiş ile günümüz çalışma hayatı nasıl farklı ise, gelecekte de çalışma hayatı günümüzden farklı olacaktır. Bu bakış açısı ile konuya bakarsak günümüz insan kaynakları uygulamalarının birçoğu gelecekte olmayacak ya da farklı şekiller alacaktır.

Şimdi en merak edilen soru şu; Gelecekte insan kaynakları yönetimi olacak mı?

Bu soruya çok basit bir şekilde cevap verebiliriz. İnsanın olduğu her vakit insanı yönetme ve yönlendirme çabası olacaktır. Bu geçmişte de böyleydi, şimdi de böyle, gelecekte de böyle olacaktır.

Ama şunu da kesin bir dil ile söyleyebiliriz. Gelecekte birçok meslek ise olmayacaktır. Araştırmalara göre önümüzdeki 20 yıl içinde şuan ki mesleklerin % 30 olmayacaktır. Bu meslekler ya değişecek ya da tamamen ortadan kalkacaktır. Bunu etkileyen en büyük neden şüphesiz teknoloji olacaktır.

İnsan kaynaklarının kendi özeline gelirsek insan kaynakları gelecekte nasıl şekillenecektir?

Öncelik ile insan kaynakları planlaması daha üst seviyelere çıkacaktır. Çünkü gelecekte daha teknik bir personel yapısı ile karşı karşıya kalacağız. Bunun sebebi ise kullanıcı alışkanlıklarının iş hayatına yansıması olacaktır.

Seçme kısmına baktığımız zaman ise yetkinlikleri yüksek adayların varlığı devam ederken yanında özgürlükçü bir personel yapılanları ile işe alım süreci oluşacaktır.

İnsan kaynaklarının vazgeçilmez unsuru olan özlük ve bordro yapılanmalı teknoloji ile çok daha basit hale gelecek, belki de insana ihtiyaç duymadan bilgi sistemler bu fonksiyonu yerine getirecektir.

Performans yönetimi tamamen ortadan kalkacak hedefler ile yönetim yetenek yönetimi ile birleşecektir. Böylece performans çıktıları olan kariyer, gelişim ve ücret yönetimi değişecektir.

Eşit işe eşit ücret yapılanması yeteneğe göre ücret yapılanması ile yer değiştirecek, kıdem ve teşvik uygulamaları ya tamamen kalkacak ya da köklü bir değişikliğe uğrayacaktır.

gelecekikyonetimi

Kariyer yönetiminde hızlı yükselme fırsatları verilirken, uzayan insan ömrüne göre, farklı işler, matrix kariyer olanakları, çoklu kariyer yapılanmaları önem kazanacaktır.

Gelişim yönetiminde ise bireysel gelişim planları ön planda olacak ve elde tutma verisi olarak karşımıza çıkacaktır.

Tüm bunları göz önünde bulundurarak gelecekte ki çalışma hayatı bugün gibi olmayacaktır. Çalışma koşulları ve çalışma ortamları değişecektir. Mekan ve çalışma yerleri tamamen farklılık gösterecek hatta bazı mesleklerde çalışma yeri kavramı tamamen ortadan kalkacaktır.

Esnek çalışma düzenleri hayatımızın bir parçası olacaktır. Bu hem avantaj hem de dezavantaj sağlayacaktır. Sınırsız çalışma saatleri dezavantaj olarak karşımıza çıkarken, standart çalışma saatlerinin ortadan kalkması avantaj olarak çalışanın önüne gelecektir.

Teknoloji ile birlikte seyahatler azalacaktır. Üretim bantların geleneksel yapının varlığı kendini robotlara bırakırken, nişh üretim daha çok kıymetlenecektir. Hatta kayıp olan bazı mesleklerde nişh üretim paha biçilemez hale gelecektir.

Şimdi diyebiliriz ki değişimi durduramayacağımıza göre, değişime ayak uydurmak zorunda olduğumuzu unutmayalım. Hatta değişimin bir parçası olalım. Daha iyi bir insan kaynakları yönetimi için biraz fazlasını ortaya koyalım.

Ahmet Koşkan